Bugün yine o çok yorucu
günlerden biriydi. Bütün işler üst üste gelmişti. Yapılması gereken birçok şey
vardı. Buna rağmen Elif, çoğu işini
halledemeden eve geri geldi. Odasına girdiğinde çantasını kenarına bırakıp,
hemen koltuğa kıvrıldı. Şimdi yemek yemek, duş almak bile zor geliyordu. Yapılması
gereken her şey zihninde dağ gibi yığılıvermişti. Her gün yapılacakların arasına
bir yenisi daha ekleniyordu. Bu durum işin içinden çıkılmaz bir hale gelmişti.
“Her gün bütün işlerimi
halletme niyetindeyim. Yola çıkıyorum ama listem kabarık şekilde eve geri
dönüyorum. Peki, bütün bunları nasıl halledeceğim? İnsanlar nasıl hallediyor bütün
bu işleri? Ya evliler? Evliyken hem çalışıp hem çocuk bakanlar? Bir de aynı anda
başka işler yapanlar da var. Hiç anlamıyorum, bu nasıl olabiliyor? ‘’ diye
düşündü.
Elif kendisini koltuktan
zar zor kaldırdı. Bir şekilde karnını doyurdu ve yemek işini geçiştirdi. Üşüdüğü
için de duş almayı sabaha bıraktı. Tabii ki sabah yapılması gereken çok daha fazlası
vardı. On gündür odada giyinip çıkarıp biriktirdiği kıyafetleri toplamak… Ortaya
serpiştirilmiş makyaj malzemelerini, takılarını, tokalarını toplamak… Çiçekleri
sulamak… Tezgâhın üzerini toplamak… Bulaşık makinasını boşaltmak… Çamaşır
yıkamak… Yıkadıklarını asmak…
İnsan neden küçük
sorumlulukları hemen yerine getirmiyor? Neden sorunları büyük problemler
yumağına dönüştürmeyi tercih ediyor? Yapılamayan her sorumluluk zihinde yarım
kalmış bir işe dönüşüyor. İnsan zihni bu hedefler yerine getirilmediğinde de
rahatlayamıyor.
Peki, Elif bu durumda ne
yapmalıydı? Bu büyüttüğü problemlerini
nasıl çözebilirdi? Hangi işin ucunu tutsa dağılıyordu.
Elif, öncelikle tüm
bunları yapabileceğine inanmalıydı… Yapabileceklerine ikna olunca, kendi
potansiyelini fark edebilirdi. Böylelikle “daha iyi nasıl yaparım?” sorusunu
kendine sorabilirdi. İşte bu şekilde de gerçek potansiyeline ulaşabilirdi.
İnsan neleri
yapabileceğine dair potansiyelinin farkında değildir. Bir inanca tutunması
gerektiğinin farkına varmalı…
İnsan ona verilen tüm
sorumlulukları yerine getirebilir. Bunu yapabilecek her türlü marifete
sahiptir. Yeter ki problem geldiğinde onu halletmek için atak olabilsin.
Cesaret gösterdiği yerde, net bir duruş sağlar. Netlik de belirsizliği ortadan
kaldırır. Her bir davranış diğer bir davranışın doğmasına sebep olduğu gibi…
O zaman Elif’in cesaret
gösterdiği yerler nerelerdi? Patronun açığını yakaladığında ona bunu söyleyecek
cesareti vardı. Buna karşın odasını toplayacak kadar cesareti yok muydu?
Çalıştığı yerde üç kişinin yapacağı işi yapacak becerisi vardı. Odasındaki
çamaşırları makineye atacak becerisi yok muydu? Zihninde biriktirdiği işlerin
bedelleri ona ağır gelebilirdi. O yüzden çok hızlı bir ön atak yapmalıydı. Elif,
yerinden birden fırladı ve en küçükten başlayarak çöp kovasını dışarıya çıkarttı.
Şu hareket bile onun içinde bir hafifliğe sebep olmuştu. Elif’e bu hissettiği iyi
gelmişti. Yaptığına hemen devam etmek istedi…
Küçük bir davranış
hareketi başlatır. İnsanın daha büyük bir davranışta hareket oluşturmasına
sebep olur. Tıpkı bir kar topunun büyüyerek çığa dönüşmesi gibi…
Atak olmak,
belirsizliklerin ortasında cesaretle yürümektir.
Elif’in zihnindeki belirsizlikler kalkmaya başladı. Netleştikçe daha fazla bir
şeyler yapmak için etrafa bakındı. Koltuktaki yığılı eşyalarına toparlamaya
başladı. Sonra uyumak için yatağına uzandı. Sabah ne giyeceğini düşünerek uykuya
daldı.
Elif sabah uyandığında
yatağından yavaşça kalktı ama bugün dün gibi değil…Her zamanki telaşlı hali
kalmamıştı. Evden çıkarken, bugün zihninin daha toparlanmış olduğunu fark etti.
“Bütün mesele odamı toparlamak mıydı?” diye, mırıldandı. Hafif bir tebessümle
yürümeye devam etti. Ofise girerken hazır ve emin bir şekilde giriş yapmıştı.
Sanki dünden eser yok gibi biriken işleri zihninde toparlamıştı. Kafasında bir
sıralamaya sokmuştu bile. Elif’in bu enerjisi tüm ofise yayılmıştı. Herkesin yüzüne
bir tebessüm oturmuştu.
İnsan hangi sahnede
olursa olsun, daha atak davranmalıdır. İşin başındaki ataklık o konudaki birçok
belirsizliği netleştirir. Elif “hayat, atak olanları bekliyor!” diye geçirdi
içinden. Evet, hayat atak olanları bekliyor…
0 Yorumlar