Büyüdüğü mahallenin dar
sokaklarında hızlı hızlı ilerliyordu. Yetişmesi gereken kuaför randevusuna
giderken bir yandan da sağda solda gördüğü tanıdıklara selam veriyordu. Doğduğu
günden beri bu mahalleden ayrılmamıştı. Mahallenin bir kültürü oluşmuştu.
Serpil de o kültürün parçasından ayrılmak istemiyordu. Dışarıdan gelenlerin de
hoşuna giden bu kültür, uzunca zamandır böyleydi. İnsanların en beğendiği kısmı
ise mahallenin esnaflık anlayışıydı. Randevu aldığı kuaför Necla ablası da bu
esnaflardan biriydi. Bunları düşünürken Kuaför Necla’nın önüne gelmişti. Her
zamanki gibi kapıda sıra vardı. Bu sıraya her geldiğinde anlam veremiyordu.
Cadde boyu çok daha lüks kuaförler olmasına rağmen 15 yıllık bu dükkanın önünde
çoğu zaman sıra olurdu. Randevu saati gelince içeri girdi. Güler yüzlü ve canlı
Kuaför Necla, onu sanki mekanın en önemli müşterisi gibi karşılamıştı. Ama bu
bir kişiye özel değildi. Tüm müşteriler aynı muameleyi görürdü. Saçını
kestirirken bir yandan da Kuaför Necla’nın iş yapış şeklini takip ediyordu.
Her gelen müşteriye güler yüzlü
olduğu gibi onların meselelerine önem veriyordu;
“-Melehat abla senin kızın
üniversite tercihleri ne oldu?”
“-Aslıcım annen nasıl oldu? En
son tansiyonu yükselmişti?”
“-Rukiye teyze oğlun askerden
geldi mi? Nişan ne zaman?”
“-Zehracım eşinin tayini netleşti
mi ev tutabildiniz mi yeni yerinizde?”
Müşterinin ihtiyacına yönelik
tavsiyede bulunuyordu. Kazançtan ziyade ihtiyacı gözetiyordu. Bir müşterisi
saçlarını yaptırmak istiyordu ağır bir model gösteriyor olsa gerek ki;
-Canım o model başkasının kınası
için biraz gösterişli hem de fiyat olarak fazla, dilersen daha sade bir model
yapalım sana?
Başka bir müşteri de sarı olan
saçlarını siyaha boyatmak istiyordu,
-Ablacığım sarı zor bir renk çok
uğraştık yapmak için. Şimdi bir can sıkıntısına siyaha dönersek tekrar sarıya
dönmek çok maliyetli olur. Hem de saçını çok yormuş oluruz. Şimdilik bir cila
yapalım, saçların canlansın, bir de bakım yaparız. Sana güzel bir değişiklik
katar. Hatta istersen önlerini biraz hareketli de keseriz.
Serpil kuafördeki işini bitirdi
ve; “Necla abla tam da örnek alınması gereken bir kadın. Ondan deneyim almak
lazım. Tam anlamıyla ihtiyaç gören bir kadın. Demek ki başarının adımlarından
biri de bu, insanların ihtiyaçlarını görmek.” diye düşünerek evine döndü.
Necla abla kaliteyi insanlara
uygun fiyatlı ulaştırırdı. Bulunduğu yerde tek olma çabası yoktu. Yanında
çalışanların kendisinden daha iyi olması onu mutlu ediyordu. Yanında çalışan
çırakları sadece kuaförlük konusunda değil onların daha iyi bir insan olarak
yetişmesi için de çaba gösteriyordu. İşini güzel yapıp, insanların
ihtiyaçlarına da bilinç verip onları da düşünüyordu. İnsanların ihtiyacını
görmek, bunu severek yapmak ne güzel bir stil.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der
ki; ticarette süreklilik için ihtiyaç gidermek gerekir. İnsanların birçoğu
kendi ihtiyacını gidermek için ticaret yapar. Oysa müşterinin ihtiyacına göre
yapılan satış o müşteriyi kalıcı kılar. Kalıcı müşteri aldığı ürünü başkalarına
da tavsiye etmeye başlar. Asıl kazanç müşterisine en iyi hizmeti kazıklamadan
verilendir. O müşteri hep referans olup birilerini getiren olur. Böylece
müşteri müşteriyi getirdiği ticaret, o işte süreklilik sağlar.
0 Yorumlar