BEYAZ AT(LET)Lİ PRENS

‘Beyaz Atlı Prensim’ yazısı belirmişti Pınar'ın telefon ekranında. Pınar telefonun sesi ile uyandı, arayan nişanlısıydı. "Boğaz manzaralı bir yerde yeni bir kafe açılmış. Hadi bu sabah oraya kahvaltıya gidelim’’ diyordu. Pınar da heyecanla kabul etti. Bir saat sonra gelip arabası ile Pınar'ı kapısından alacaktı. Hemen hızlıca bir duş aldı. Yüzüne bakım bile yaptı. Pahalı pahalı markalardan aldığı yüz temizleme jellerini sürdü. Nişanlısının nişan bohçasını da getirdiği yeni çıkan makyaj malzemeleri ile güzel bir makyaj yaptı. Her şeyin en güzelini en son modelini alıyorlardı Pınar için. Bu durum Pınar'ın da çok hoşuna gidiyordu.

Nişanlısı geldi ve yeni açılan yere gidip kahvaltı yaptılar. Tüm gün birlikte vakit geçirdiler. Pınar ne ile mutlu oluyorsa nişanlısı onu yapıyordu. Günler böyle geçiyordu. Pınar sanki bir rüyada gibiydi. Nişanlısını telefonuna -beyaz atlı prensim- diye kaydetmişti. O aradığında heyecanlanıyordu. Beyaz atlı prensi ile evleneceği için de çok mutluydu. Bir iki gün önce nikâh tarihlerini almışlardı. Birkaç ay böyle koşturmacalı geçti. Bu evliliğe hazırlanmak ne keyifli ama aynı zamanda ne de zorlu bir süreçti.  Tüm eksikleri tamamladılar. Nikâh günü geldi çattı. Arkadaşlar, akrabalar, misafirler derken o gün çok hızlı geçti.

Balayı olmadan olur mu? Sonraki gün Maldivlere tatile gittiler. Orada rüya gibi günler geçirdiler, çeşit çeşit fotoğraflar çekildiler. Tüm akrabaları sosyal medyada onların paylaşımlarını takip ediyordu. Tatil bitti eve döndüler, bir haftalık ne çabuk geçmişti.

Balayı biraz da eve dönünce devam etti. Akşamları hoş mekânlara gidiliyordu. Arkadaşlarla buluşmalar ayarlanıyordu.  Yeni evlerinde yaşamakta çok heyecan vericiydi Pınar için. Her şeyin en iyisiyle, son modeliyle ilmek ilmek döşemişti evini. Sürekli dışarı yemeğe götüren eşi, bir gün ev yemeği yemek istediğini söyleyince Pınar çok şaşırdı. Çünkü Pınar daha önce hiç yemek yapmamıştı. Pınar bu işi yapmaya çalışırken çok zorlandı. Destek almak için neredeyse telefon rehberindeki herkesi arayıp yardım istiyordu. Yemek yapmayı öğrenmesi, bir evi idare etmesi bu kadar zor diye kimse ona söylememişti. Evlenince öğrenirsin diyenler, bu kadar zor öğrenileceğini belirtmemişti Pınar’a. Eşinde yardım eder zaten diyorlardı. Ancak Pınar’ın günlerdir süren mutfak savaşı sırasında eşi gayet rahattı.

Eşi işten gelince televizyonun başına oturuyor, yemeğini yedikten sonra yine oturuyor, yatana kadar oradan kalkmıyordu. Pınar’ın -beyaz atlı prensi- evlendikten sonra -beyaz atletli prense- dönüşmüştü. Televizyon başında uyuyan beyaz atletli bir prens...

Pınar işin içinden nasıl çıkacağını bilemiyordu. Bu kadar hayal kırıklığına uğramış olmak onu çok üzüyordu. ‘Ben nasıl böyle olacağını baştan anlayamadım. Ben nasıl bu adamı tanıyamadım? ‘ diyordu içinden.

Bir akşam telefonunda arkadaşlarının paylaşımlarına bakarken bir afiş gördü. "Kendinizi ve eşinizi tanıyor musunuz? İnsanları tanımak için davetlisiniz" yazıyordu. Yüzünde bir tebessüm içinde bir umut oluştu. ‘Belki beyaz atlı prensimle şu anki prensimin arasındaki farkın nedenini öğrenirim’ diyerek, afişteki seminerin detaylarını öğrenmek için arkadaşını aradı... 

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, hayatın içindeki deneyimlerden faydalanılarak tasarlanmış bir bilgi teknolojisidir. Deneyimsel kısmını geçmişten, tasarım kısmını ise şimdiki ve gelecek zamandan alarak geçmişin deneyimleri ile şu ana ve geleceğe köprüler kurar. Yeryüzündeki tüm canlı ve cansız varlıkların hayatlarındaki ortak deneyimleri harmanlayarak insanların hem bugününü hem de yarın gideceği yolun haritasını, deneyimselleştirilmiş öngörülerle çizmesine olanak sağlar.