“Sağır Kerem derlerdi oğluma o zamanlar. Çok şükür Kerem Bey olduğu günleri de gördüm.’’
Oğlunun hastalığında, ne yapacağını bilemez hale geldiği günleri hatırladı Nazmiye…
Cümlelerine devam etti.
‘’Her avantaj dezavantajıyla gelirmiş. Her dezavantajda yanı başında avantajı getirirmiş…’’
Yıllar öncesiydi…
Kulakları sağır edecek derecede yoğun bir fırtınanın ardından sabah olmuştu. Her sabah olduğu gibi sabahın erken vaktinde yataktan fırladı. Eşi ve çocukları uyanmadan sobayı yakmak için içeriye gitti. Kış çetin geçiyordu ve dışarısı buz gibiydi. Onlar sıcak bir ortama uyansınlar diye evin ısınmış olmasını isterdi hep. Bu yüzden o tatlı uykusundan feragat ediyordu.
Aklına annesi geldi, tek başına çocukları için nasıl çaba göstermişti. Annesini, artık daha iyi anlıyordu.
Nazmiye babasını küçük yaşlarda kaybetmişti ve hayatında zor süreçlerden geçmişti. Tüm bu uğraşıları, kendi yaşadığı zorlukları, çocukları da yaşamasın diyeydi.
Çocukken en çok istediği şey okumaktı. Ama ekonomik şartları çok kötüydü. Bu yüzden hem tarlada çalışıp hem koyun sürüsünü otlatıyordu. Bir yandan da okula devam ediyordu. Sürüyü otlatırken elinden kitabını, defterini yine de düşürmüyordu.
Maalesef bulunduğu koşullar onu okulu bırakıp sadece çalışmaya sürükledi.
İsyan etti…
Yetim olmasına isyan etti, fakirliğine isyan etti, kimsesizliğine…
Ama isyan etmenin ona bir fayda vermeyeceğini anladığı için, tüm gücüyle mücadeleye devam etti!
Mücadele için sabır ve azim gerekiyordu. Kendisinde de bu güç ve ümit vardı ve bunca zorluğun üstesinden gelebilirdi.
Sobayı yaktı, kahvaltıyı hazırladı. İşe giderken çocukları kayınvalidesine bırakması gerekiyordu.
Kerem’in yatağına gittiği zaman ateşler içinde yandığını fark etti. İşin derdine düşmüş ve Kerem’in hasta olduğunu anlamamıştı bile.
Eşini uyandırdı:
“Ali kalk, Kerem ateşler içinde! ” Kar yağmış, yollar kapanmıştı, nasıl gideceklerdi?
Ev ile hastane arası bir ömür kadar uzundu Nazmiye için. Biricik oğlu Kerem, kollarında havale geçiriyordu ve ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Yol boyunca çaresizlikten ağladı. Hayat zor geliyordu; yetimliğini daha bir hisseder olmuştu. Babası olsaydı, hayat bu kadar zorlu olmazdı diye düşündü.
Birkaç gün sonra hastaneden eve döndüler. O kötü günü unutmaya çalışırken bir süre sonra Kerem’in kulaklarının duymadığını fark etti. Nasıl olabilirdi? En iyi doktorları araştırdı. Kerem’i büyük şehirlerdeki hastanelere götürdü. Ama çözüm bulamadı ve kabul etmek zorunda kaldı. Kerem geçirdiği havale sonucunda işitme kaybı yaşamıştı. Tedavisi yoktu, hayatı boyunca işitme cihazı kullanmak zorundaydı.
Bu gerçekle yüzleşmek ve kabul edip oğluna destek olmak zorundaydı. Çünkü hayat bundan sonra daha zordu. Okula gidememenin verdiği üzüntüsü hala içindeydi. Şimdi de oğlunun yaşamış olduğu işitme kaybından dolayı farklı bir acı yüklenmişti. Kafasındaki sorular her geçen gün artıyordu.
“Kerem okula nasıl devam edecek?’’
Okulda ona “Sağır Kerem” dediklerini öğrendiğinde dünyası başına yıkılmıştı. Kerem bu zorbalığın içinde üzüntüsünü belli etmemeye çalışırdı. Ancak onunda içinde büyük bir acı vardı. Bu acıya daha fazla dayanamadı ve çaresizlikle okulu bıraktı.
Nazmiye bir anne olarak oğlunu hayata hazırlamak zorundaydı. Şimdi yanında olsa bile, her zaman yanında olamayacağını biliyordu. Bir çözüm bulmalıydı oğlu için. Çözümü oto sanayiye çırak olarak vermekte buldu. Okulda yaşadığı zorbalığın aksine çalıştığı işyerinde Kerem’e sabırla işi öğrettiler ve merhametli davrandılar.
Yaşı küçüktü ve engelliydi. Bu onun seçtiği bir durum değildi.
Çırak Kerem bir zaman sonra kalfa olmuştu, sanayide herkes onu çok seviyor ve koruyorlardı. Kerem bulunduğu durumu artık daha iyi algılar boyuta gelmişti. Kendini olduğu gibi kabullenmişti. Kendi yeterliliklerinin farkındaydı.
Bir gün “Anne ben okula gitmek istiyorum” diyerek geldiğinde, Nazmiye sevinçle oğluna sarıldı.
Ama nasıl olacaktı?
Orta öğrenimi dışardan bitirip açık liseye kaydını yaptırıp, başarıyla liseyi de tamamladı.
Her dezavantajın bir avantajı vardır bu hayatta.
Ve Kerem de engelli olmasının avantajıyla karşılaşarak, memuriyet sınavını kazandı.
İşte; azmin ve sabrın zaferi bu olmalıydı. Oğlunun çabası takdire şayandı. Onunla başta kendisi ve tüm aile gurur duyuyordu.
Artık “Sağır Kerem’’ üniversite sınavını kazanmış, hem çalışıp hem üniversite okuyordu. Üstelik evlenmiş çocukları olmuş ve artık o ‘Kerem Bey’ olmuştu.
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, hayatın içindeki deneyimlerden faydalanılarak tasarlanmış bir bilgi teknolojisidir. Deneyimsel kısmını geçmişten, tasarım kısmını ise şimdiki ve gelecek zamandan alarak geçmişin deneyimleri ile şu ana ve geleceğe köprüler kurar. Yeryüzündeki tüm canlı ve cansız varlıkların hayatlarındaki ortak deneyimleri harmanlayarak insanların hem bugününü hem de yarın gideceği yolun haritasını, deneyimselleştirilmiş öngörülerle çizmesine olanak sağlar.
16 Yorumlar
Ellerinize sağlık
YanıtlaSilHayat bişeyler öğretme ve öğrenme üzerine bir sahne...
YanıtlaSilMücadele eden bir anne ve anne ile beraber mücadele eden bir oğul. Her ne olursa olsun, avantajlar dezavantaja da dönüşse annede ki mücadele bitmedikçe Keremdeki de bitmemiş. Geleceğimize köprü olması temennim ile... Yazınız çok güzel olmuş. Elinize sağlık.
YanıtlaSilUmudun ispatı bu güzel yazı için teşekkürler :)
YanıtlaSilHer dezavantajin bir avantajı var...🌸 Göre bilenlerden olalım inşaAlah
YanıtlaSilHayat bazen insana çok adaletsizmiş gibi gelir... ama...‘’Her avantaj dezavantajıyla gelirmiş. Her dezavantajda yanı başında avantajı getirirmiş…’’
YanıtlaSilElinize sağlık çok güzel bir yazı
YanıtlaSilBize verilen imkan ve imkansızlıklara rağmen, çok şükür, öğrenmenin de öğretmenin de bitmediği bir yer bu hayat!
YanıtlaSilHayat devam ediyor.bir alandaki eksikliğimiz diğer alanda avantajımız oluyor ....
YanıtlaSilHer avantaj dezavantajıyla gelirmiş..... Ne kadar da doğru
YanıtlaSilEmeğinize saglık
YanıtlaSilsahip olduğumuz dezavantaj gibi gözüken durumları avantaja çevirbileceğimizi anlatan güzel bir yazı olmu. elinize sağlık :)
YanıtlaSilDezavantaj gibi gözüken aslında lehimizedir
YanıtlaSil🤲
YanıtlaSilYaşamak gecenin tüm karanlığına rağmen buğulu bir cama güneşi çizebilmek,direnmektir
YanıtlaSilŞer sandiklaramizda hayır, hayır sandiklarimizda şer vardır...
YanıtlaSil