Çok uğraşıyordu ama olmuyordu işte. Herkes yazılıdan iyi not alıyordu ama o geçer not almakta bile zorlanıyordu. Okula gitmek işkenceye dönmüştü artık. Oturup bir yazılıya saatlerce ders çalışan arkadaşlarına imreniyordu. Her seferinde söz veriyordu kendine bugün oturup uzun saatler ders çalışacağım diye ama yapamıyordu. Annesi ve babası sık sık kızıyordu “ bak Hayriye hanımın kızı da aynı okula gidiyor puanları senden yüksek“ diye. İnsanlar ne çok seviyordu birini diğeriyle kıyaslamayı. Halbuki herkes farklı, herkesin farklı özellikleri var. Birinin yapabildiğini diğerleri yapamayabiliyor. Onun yapabildiğini de diğerleri yapamıyor belki. Ne olur ki öyle olsa diye içinden kızıyordu herkese.
Kendince çok çalışıyordu halbuki ama çalışması yeterli gelmiyordu. Bir türlü sınav puanları yükselmiyordu. Okul hayatı boyunca hep vasat puanlar aldı. Hep eleştirildi, tembelsin dendi, bundan bir şey olmaz dendi. Bu sözleri duyarak yaşadı yıllarca.
Halbuki o çalışarak değil, yaparak öğreniyordu. Diğerlerinden daha farklıydı sadece. Yıllarca anlaşılmayı bekledi ama hep eleştiri ve tenkit duydu. Kendine güvenen, rahat hareket eden biri olmasına rağmen içten içe çekingenleşmeye başlıyordu.
Okul bitti ama üniversite sınavında da başarı elde edemedi. Sınavı kazanamadı. İnsanlar yine eleştirdi, yine söylendi. Bitmiyordu bu eleştiri telaşı, küçük düşürme halleri. Ne yapacağını bilmiyordu. Çünkü ne yapsam başarılı olamam zaten diye düşünüyordu içten içe.
Yaz tatili bitti, okullar yeniden açıldı ve liseyi de bitirdiği için, üniversiteyi de kazanamadığı için evde kaldı. Önceleri ev işleri yapmaya verdi kendini ama annesi onu da beğenmedi. Yemek yapmaya çalıştı o da olmuyordu. Ne yapsa yaranamıyordu. Komşu günlerine gitmeye, çay kahve, kısır muhabbeti yapmaya başladı. İçinde büyük bir boşluk vardı. Kendini çaresiz ve yalnız hissediyordu.
Aradan yıllar geçti, yaklaşık 20 yıl.
Bir sahnedeydi, elinde bir mikrofon. Karşısında yüzlerce üniversite öğrencisi onu dinliyordu. Konuşması bitip sahneden indiğinde okulun öğretim görevlileri dahil olmak üzere herkes onunla sohbet etmek için yanına geliyordu. Başarısını takdir eden, geçtiği bu zorlu yolları engelleri aşarak gelmesini tebrik eden yüzlerce insan oldu. Herkes dağılıp, evlerine gittiği zaman kendiyle baş başa kaldı. Elindeki bir fincan kahveyi yudumlarken eski günleri düşündü.
Ne yapsa başaramadığı, hem maddi imkanlar yüzünden hem yeterli desteği alamadığı için bazı şeyler için ne kadar yoğun emek harcaması gerektiğini hatırladı. Hayatta her şey gösterdiğimiz çaba ile ilgili. Çaba sarfetmediği hiçbir sonucu yaşamıyorsun diye düşündü. O günlerde evde temizlik yapan ve dantel yapan bir kızdan bir gün şehrinde ve ülkesinde pek çok projeye imza atan bir kadın olmaya giden yol hiç de kolay değildi. Gün gün, adım adım nakış gibi işlemişti geleceğini.
Okul hayatında neden başarısız olduğunu yıllar sonra oğluna disleksi teşhisi konulurken fark etmişlerdi. Diğerlerinden farklı öğrendiği için ne çok eleştirilmiş, ne çok hırpalanmıştı. O günleri düşündükçe gözleri doluyor, içini hüzün kaplıyordu.
Mesele farklı olmak değil de farklılıkları yönetebilmekti. Keşke diğerinin benden farklı olduğunu kabullenip ona göre davranabilsek bu hayatta.
&
0 Yorumlar