Ad Code

Responsive Advertisement

KIY(AMA)DIM ÇOCUĞUMA

 


“Anne! Benim böyle kepçem var mı? Nolur alalım, alalım!” Nasıl da sevimli gözlerle bakıyordu. Hayır demek çok zordu bu bakışlara, ama başardı Nihal. “Evet annecim, hem de kaç çeşit kepçen var. Alamayız.” Gerçekten de çok fazla kepçesi vardı. Anneannesine gittiği her gün yeni bir oyuncakla geliyordu Bora. Keyfi yerinde, gözleri ışıl ışıl… “Anne! Bak büyüüük kocamaann bir kepçeee!” Geldiği gün biraz oynuyor, sonra kenara atıveriyordu. Kaç kere söylemişti annesine, şu çocuğa artık oyuncak almayın diye. Ama aldığı cevap hiç değişmiyordu: “N’apalım kızım, bir tane torunumuz var, kıyamıyoruz. Bizim bu hayatta en sevdiğimiz o, ne isterse yapasımız geliyor.”

Yine anneannesinden döndüğü bir sabah, elinde kocaman bir arabayla içeri girdi Bora. “Anne bak, düt düüüt!” Bir iki kere ileri geri yaptı, sonra her zamanki gibi arabayı bir kenara attı. Nihal bir yandan söyleniyor, bir yandan kahvaltı hazırlıyordu. Yine aynı şey olmuştu. Bora arabayı bir kenara atıp tencerelerle oynamaya başlamıştı. “Çok garip bir sahne…” diye düşündü. Çocuğu sahte, rengarenk, ilgi çeksin diye türlü albenileri olan plastiklerden hızlıca hevesini alıp mutfağın ortasında yemek pişirmece oynuyordu. Hem de hiç süsü olmayan çelik tencereler, tahta kaşıklarla...

Doğasında her şeyi oyuncağa çevirebilen bir canlıya hiç de ihtiyacı olmayan şeyleri almaya ne zaman başlamışlardı? Her seferinde sıkılıp ertesi gün oynamadığını gördükleri halde, yenisini aldıran motivasyon neydi? Üstelik “Biz oyuncak bilmezdik kızım, telden araba yapardık, bir de süpürge bağlar tozuta tozuta yarış yapardık.” diyen dede, aldığı keyfi hala hatırlarken, neden torununun tatminsizliğini oyuncağın yenisini alarak halledebileceğini düşünüyordu ki? Halledemeyeceğini biliyordu aslında, ama yine de yapıyordu, sırf günü kurtarmak için. ‘’Çünkü hep eğlenmeli, gülmeli, o bizim en kıymetlimiz…’’

Oysa insanı eğlendiren şey; eğlendirici imkanların fazlalığı değil, eğlenebilme marifetinin olmasıdır. Eğlenebilme marifeti olmayan herhangi bir canlıya hangi eğlendirici verilirse verilsin ayarını kaçırır. Anında tüketip atar; burnunu sildiği peçete gibi. Aktığı anda çok lazım, sildiği anda da kurtulması… Boyama kitabını aldığı gibi tüm sayfalarını karalamış, çarpışan arabadan indiği anda bir diğeri için ağlamaya başlamış… Bu hızda tüketen bir canlıya hangi imkan yetişebilir ki?

Eğlenebilme marifeti olan ise materyale ihtiyaç duymaz. Elindeki her şeyi oyuncağa çevirebilir. Savaş dahi çıksa kendini eğlendirecek bir şey bulabilir. Çocuklar bu marifetle doğarlar aslında. Eline verilen kaşıkla saatlerce uğraşır, kumandayı akla gelecek her şeye çevirebilir: araba, piyano, klavye… Bunu gören ebeveyni de ‘’Kumandayı sevdi. Ona oyuncak kumanda alalım.’’ der. Kaşıkları sevdi diye oyuncak piknik seti alır. Ama çocuk yine çekmecedeki kaşıklarla oynar, “Benim bu aldıklarınıza ihtiyacım yok.” der gibi.

İnsan aldıkça çocuğunu mutlu ettiğini, ona iyilik yaptığını zanneder. Oysa harcanan sadece cepten değil; çocuğun eğlenebilme marifeti de gider. Onun bu hayattaki en kıymetli becerisini özene bezene, üzerine titreye titreye harcar.. ‘’Herkes öldürür sevdiğini…’’ diyen şair gibi. Bu yüzden, ‘’Hangi oyuncağı alsam da sevinse?’’ diye düşünmek yerine, ‘’Eğlenebilme marifetine sahip çocuk nasıl yetiştirilir?’’ sorusunu sormak, doğru stratejiye ulaşmanın ilk kapısıdır. Çocuk yetiştirmenin stratejisine. Evet, her şeyin bir yöntemi yok mu bu hayatta? Çocuk yetiştirmenin neden olmasın?

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 




Yorum Gönder

6 Yorumlar

  1. Ebeveyn olabilmek zor zanaat,kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Elinize sağlık. “Kumandayı sevdi oyuncak kumanda, kaşığı sevdi oyuncak piknik seti” ve daha niceleri…Ne güzel farkındalıklar… çok teşekkürler…💐

    YanıtlaSil
  3. Deniz Çayır5/08/2024 7:15 ÖÖ

    Aslında biz sadece kendimize iyi hissettirmek istedik, çocuğa ne kadar büyük bir kötülük yaptığımızın farkına varmadan, anlık hazlarla oyaladık, sürekli hazzı öğretmedik… Ne mutlu bunun bilincinde olan anne, babalara ve anne baba olacaklara❤️

    YanıtlaSil
  4. Ne çok kötülük yapmışız çocuklarımıza... Bu kıymetli yazı için çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  5. Elinden eğlenebilme, kendi kendine yetebilme, vb gibi birçok marifetini aldığımız çocuğumuzdan, sonra da dert yanmaya başlamak da bu zamanın anne-baba sorunsalı galiba. Oysa hayatta kalma marifeti hiç öğretilmemiş çocukları biz yetiştiriyoruz.
    Bu farkındalık için çok teşekkürler..

    YanıtlaSil
  6. Ağlamasın, üzülmesin, aman zorda kalmayalım ya da bir sevgi göstergesi olarak alınan onlarca oyuncak... Daha küçücük yaşlardan itibaren, farkında olmadan çocuklara yaptığımız kötülük... Ellerinden aldığımız marifet... Ve sonrasında elindekinin kıymetini bilmeden yetişen, mutluluğu, eğlenmeyi başka başka şeylerde bulmaya çalışan bireyler olduklarında da dertlenmek... Ne acı ki farkında bile olmadan hem de kendi ellerimizle biz yapmışız...

    YanıtlaSil