Bir köpeğin kemik karşısında ilgisiz kaldığını gördünüz mü?
Neydi bunu ona yaptıran?
Ayşe doğaya bakmayı ve doğadan çıkarımlar yapmayı çok seviyordu. Doğada kendi ortamında yaşayan obez hayvan yoktu. Sabah kalkmak istemeyen bir kuş, uçmak istemeyen bir martı yoktu. Hepsi kendi sistemleri içinde hareket ediyorlardı ama insanlarla beraber yaşayanlar içinde obez hayvanlar vardı. Peki nasıl oluyor da insan dahil olunca işler değişiyordu?
Sabahın erken saatleriydi, bisikletli bir adam köpeklere kemik veriyordu. Biri bunu görev edinmiş ve her sabah torbalarla kemik dağıtıyordu sahil boyunca hayvanlara. Ne yardımsever bir davranış ama diğer taraftan müdahil olduğumuz doğayı bozmuyorduk? Öyle ki aşırı beslenmenin tokluğu ile olsa gerek artık köpekler kemik için bile çok istekli yaklaşmıyorlardı, yerlerinden bile zorla kalkan, obez köpekler vardı.
Ayşe “Tokluk öldürür” cümlesine bir kez daha şahit olmuştu. Nasıl oluyor da kemikle eşleştirdiğimiz bir köpek ona karşı isteksiz olabiliyordu? “Ne acı, köpeklerin bile doğal dürtülerini bozduk” diye geçirdi içinden. Doğal olarak acıktığında avını arayan, koşan, yakalayan bir canlıydı oysa. Bizim köpek ise isteksiz bir şekilde önünden duran kemiğe bakıyordu, sonunda yavaş yavaş kemirmeye başladı...
Sonra kuzeni Elif'in kızını hatırladı. O da çok nazlana nazlana yemek yiyordu. Halbuki o da yeme dürtüsü ile doğmuştu. Peki biz insanlar nasıl oluyor da bir canlının en temel dürtüsünü bozabiliyoruz? Burada süper anneler devreye giriyordu. “Çocuğum için her şeyi yaparım” diyen anne, çocuğunun yemesi için atlıyor zıplıyor, istediği saatte istediği şeyi veriyor ve sonuçta elde edilen “yemem!!!! diye ağzını kilitleyen bir çocuk! Evet insanlar da aşırı doyduklarında artık önlerine konan yemeğe ilgisiz kalabiliyorlardı.
Halbuki aç olduğumuzda, o zaman neler oluyor? Ne kadar atak, canlı, atak ve çözüm arayışında oluyoruz. Karnı aç olan bir genç kız evde kimse yoksa, yemek yapma gayretine giriyor. Beni götürecek bir araba yoksa, otobüsle, trenle nasıl gidilir derdine düşüyorum. Benimle çok ilgilenen yoksa kendimi nasıl sevdiririm derdine düşüyorum. Ve işte bu dert edindiğim şeylere çözüm ararken gelişiyorum…
Peki o zaman bende tokluk oluşturan aşırı imkânlardan uzaklaşmak bunun bir çözümü olabilir mi?
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri, En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. Aynadaki kişi...Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
3 Yorumlar
kaleminize sağlık hocam💓🌸
YanıtlaSilİnsanin tokluğu ve açlığı…. ☺️ne güzel dediniz
YanıtlaSilElinize sağlık..Güzel bir benzetme ile güzel bir farkındalık olmuş..Açlıklarımızı bilinçli oluşturabilmek dileğiyle ..
YanıtlaSil