Ad Code

Responsive Advertisement

ADIM ADIM

Genç kız merakla etrafına bakındı.

Ne işi vardı burada? Kimin uğruna vazgeçmişti kendi kimliğinden?

Birden, yıllar öncesine gitti zihni… Annesi her zaman tembihlerdi: “Bana anlatamayacağın yerlere gitme.” Peki şimdi, bulunduğu yeri annesine nasıl anlatabilirdi?

Üniversiteye başladıktan sonra girdiği ortamlar, büyüdüğü evin değerlerinden çok uzaktı. Tek amacı mutlu olmaktı aslında. Birkaç arkadaş edinse, kendini daha iyi hissedeceğini sanmıştı. İlk tanıştığı arkadaşı Serap’tı. İyi bir kızdı ama biraz da havalıydı. Çevresi genişti. Onunla arkadaş olduğunda, kendisine de güvenli bir ortam bulabileceğini düşünmüştü. Ama sonra fark etti ki hep zanlarla yaşıyordu. Daha lisedeyken bile okulun en havalı kızlarıyla arkadaşlık kurmak istemiş, onların yanında kendine bir yer edinebileceğini zannetmişti.

Şimdi ise bulunduğu yerden çıkmak istiyordu. Buraya ait değildi. Mutlu olma çabası, onu daha da mutsuz etmişti. Hatta buradan gitse bile kimse fark etmeyecekti. Görünür olma isteği, onu daha da görünmez kılmıştı. Arkadaşlarına değer verse de, kendinden ödünler verip fedakârlıklar yapsa da karşılık bulamıyordu. Üstelik zamanla, hiç olmak istemediği biri haline gelmişti.

Ailesine anlatamayacağı dostluklar edinmiş, kötü alışkanlıklar kazanmıştı. Sigara içiyordu artık. Memlekete gittiğinde kokmamak için içemiyor, içemediği için de gitmek istemiyordu. Çoğu zaman sınavlarını bahane etmiş, hatta bir yaz okuluna kalmadığı halde “kaldım” diyerek ailesine yalan söylemişti. Sırf yanlarına gitmemek için…

İşte, istemediği yer tam da burasıydı.

İstekleri onu sevdiklerinden uzaklaştırmış, özgürlüğünü elinden almıştı. Mutlu da huzurlu da değildi. Sadece kendini iyi hissetmek için yaptıklarının esiri olmuştu. Bedeli ne kadar ağırdı bu isteklerin! Özüne aykırı davrandıkça kendinden utanıyordu. İnsan kendine yabancılaşır mıydı? Aynaya baktığında göz göze gelmeye dahi cesaret edemiyordu. Saçını tarayıp, makyajını yapıp hızlıca dışarı çıkıyordu. Ama hayat, onunla yüzleşmekte ısrarcıydı.

Nerede anne-kız görse içi yanıyordu. Vapurda babasıyla şakalaşan bir kıza öyle bir bakmıştı ki, neredeyse kıza onu boğarcasına bakışlar atmıştı. Oysa bir zamanlar mutluluğuna yetmediğini sandığı basit şeyler ne kadar da kıymetliydi. Zamanı geri getirmek mümkün müydü? Yaptığı hataların telafisi var mıydı? Düşündükçe yüreği daralıyordu.

Anne babasını, değerlerini geride bırakmıştı. Şimdi ise başka bir vazgeçiş zamanıydı; yanlışlarından vazgeçmenin zamanı… Bazen içinde bir cesaret kıpırtısı duyuyor ama nereden başlayacağını bilemiyordu. Ne istediğini artık çok daha net görüyordu. Bir adım da olsa atmalıydı. Çünkü her yolun mutlaka bir geri dönüşü vardı.

Bu defa en baştan başlamayacaktı. Tecrübelerden başlayacaktı. Önceki hayatıyla şimdiki arasındaki farkı görerek, yaptığı hatalardan ders çıkararak devam etmeliydi. Dönüş yolunun çetin olduğunu biliyordu. Ama bulunduğu yer, aslında daha da ağırdı. Alışkanlıklarından kurtulmak kolay değildi. Yine de azimle devam ederse bunu başarabileceğine inanıyordu. Çünkü bu hayatta en kıymetlisi aileydi.

Telefonu eline aldı. Annesini aradı. Titreyen sesiyle, “Eve dönmek istiyorum.” dedi.

Annesi şaşırmıştı. Tatillerde bile gelmeyen kızı, şimdi dönmek istiyordu. Endişeli bir ses tonuyla sordu:

“Hayırdır kızım, bir şey mi oldu?”

Çok şey olmuştu, ama nasıl anlatabilirdi annesine? Onu üzmek istemiyordu.

“Yetmez mi artık, annecim? Gelmeyeyim mi?”

“Tabii ki gel kızım, çok özledim seni,” dedi annesi, sesi hem sevinç hem de rahatlama doluydu.

Alev, eşyalarını topladı ve memlekete döndü. İlk günler çok zordu, yıllardır alıştığı her şeyi birden değiştirmek kolay değildi. Yapamadıkça daha da telaşlanıyor, bazen her şeyi bırakıp eski hayatına dönmeyi bile düşünüyordu.

Odasında eşyalarını düzenlerken eski bir not buldu. Üzerinde şu yazıyordu:

“Kendine merhametli ol. Sakın azı küçümseme. Bir pilav, sayısız pirinç tanesinden oluşur. Bir ev, bir sürü tuğladan oluşur. Bir şişe su, sayısız damlacığın birleşimidir.”

Alev bunu okuyunca bir aydınlanma yaşadı.

“Evet, ben kendime zulüm ediyordum. Ufak bir adımla başlamalıyım,” dedi ve kolları sıvadı.

Her küçük adım, her az gibi görünen çaba kıymetliydi. Kendine merhamet edebilmeyi öğrendiğinde, hayatın da ona yavaşça geri döneceğini fark etti. Geriye dönüp baktığında, yaşadığı zorlukların bile birer ders olduğunu görebiliyordu.

Alev, artık ne kadar ilerlemesi gerektiğini değil, nereden başladığını biliyordu. Küçük adımların bile büyük değişimlere yol açabileceğini anlamıştı. İçinde bir umut, kalbinde huzur hissi vardı.

Ve ilk defa aynaya baktığında göz göze geldiği kişiyle, kendisiyle barış içindeydi.

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yorum Gönder

13 Yorumlar

  1. Ne güzel bir yazı…
    O bir adımı küçümsememek ne kadarda önemliymiş..

    Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  2. İnsanın kendine merhamet etmesi gerçekten çok önemli ve başladığı şeye bir küçükten başlaması da daha önemli çok güzel mesajlar var bu güzel yazıda.

    YanıtlaSil
  3. İnsan mutlu olacağım derken nasılda mutsuz oluyor? Yanlış seçimlerle yanlış sonuçlara varabiliyoruz…

    YanıtlaSil
  4. Her yolun bir geri dönüşü var çok şükür ki yeter ki azim ve sabırla çabalamaya devam edelim 💜

    YanıtlaSil
  5. Behiye Ertaş10/06/2025 7:06 ÖS

    Hocam elinize sağlık en basiti ayağın kırılınca her kalktığın ertesi günü minik iyileşmeleri farketiğin gibi vazgeçmeyi düşündüğün sırtındaki o yüklerden kurtulmak başta acı verebilir ama toplamda seni feraha çıkartacak pirinç taneleri gibi

    YanıtlaSil
  6. İnsan bazen hatalar yapar. Mesele hatayı fark edip geriye dönme cesaretini göstermektir. Çok umut verici bir yazı...

    YanıtlaSil
  7. Her şey adım adım küçükten başlar, büyüyerek devam eder. Önemli olan o ilk adımı atmak sonrası geliyor…

    YanıtlaSil
  8. Bu hayatta hiçbir zorluk benim insanın azminden ve mücadelesinden daha büyük değildir. Nereden biliyorum? RAB bimi tanıyorum. O kimseye taşıyamayacağı yükü yüklemez.

    YanıtlaSil
  9. Yazıyı okurken şunu düşündüm. Sanki birisi benim öykümü yazmış… Demek yalnız değiliz. Bizim yollarımızdan geçen başkaları da var. O yüzden böyle paylaşımları çok önemli buluyorum. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  10. TUĞÇE ŞİNİK10/09/2025 1:42 ÖÖ

    Bir yerde okumuştum sürekli aynı hataları yapmak deliliktir diye ozaman çok etkilenmiştim bu yazı bütününde onu animsatti bana

    YanıtlaSil
  11. “Kendine merhametli ol. Sakın azı küçümseme.'' Ne de güzel bir şekilde ikramlanmış.

    YanıtlaSil
  12. Aynaya bakıp kendine gülümseyebilmek, kendimizle olan ilişkimizde ne kadar değerli.

    YanıtlaSil