“Abi, Avrupa’da hiç böyle değil, biliyor musun?”
Diye başlayan konuşmalardan artık bıkmış usanmıştı.
İlk defa, hayatında iki günlüğüne, bir Avrupa ülkesini ziyarete giden arkadaşların arasında oturmaktan sıkılmıştı.
“İyi ki bir tatile gittin, şimdi bütün sene seni dinleyeceğiz” diye içinden geçirdi. Etrafındaki diğer arkadaşlar da ‘Avrupa Gezgini’ni onaylarcasına başlarını sallayınca, konuşmanın nereye gideceğini anladı.
Hemen, “Geç oldu ben kalkayım” bahanesini öne sürdüyse de “Aaa, daha yeni geldik” karşılığı kazandı. Aradan biraz süre geçti bu sefer de, “Yok, evde beklerler şimdi ben gerçekten kalkayım” dedi. “Ya abi, sen de! Kırk yılın başında bir gelmişiz iki lafın belini kıracağız” itirazı kazandı.
Sessiz bir iç geçirmeyle dinlemeye başladı. Bakalım bu konuşma nereye gidecekti. Söze Avrupa Gezgini devam etti.
“Abi, bak Avrupa’da hiç böyle değil, biliyor musun? Şehir planlaması var, sokaklar hep düzgün. Bizim gibi nereye gittiği belirsiz dolambaçlı sokakları yok, tertemiz. Ben tek bir çöp bile görmedim. Refah seviyesi de muhteşem. Konser biletleri, tiyatrolar… Hepsi çok uygun fiyatlara. Hatta parklarda yazın açık havada müzik dinletisi bile oluyor…”
Övdükçe övüyor, anlattıkça anlatıyor, Ahmet’in ise sinirleri, her harfinde daha da köpürüyordu. En son dayanamadı ve araya girdi.
“İyi güzel diyorsun da, sen en son ne zaman kendi ülkenin tarihini araştırdın? Sana okulda anlatılan tarih kitaplarının dışına çıktın?”
Masada bir sessizlik oldu. Kimse Ahmet’ten böyle bir çıkış beklememişti. Kimse sorduğu bu soruya cevap veremedi.
“Ya abi, bırak şimdi sen de… Gittiğim tatili anlatıyorum, girdiğin konuya bak!” devamında “Evet abi ya, felsefe yapma şimdi. Zaten saat geç olmuş. İki laf edip eğleniyoruz işte” gibi kaytaran cevaplar verebildiler sadece.
Baktı olmuyor, Ahmet lafı eline aldı:
“Biz, atalarımızın deneyimlerini alıp günümüze aktarsaydık, bu masada oturup yaptığımız tatillerde, gördüğümüz ‘muhteşemlikleri’ anlatmazdık!
- Hangimiz Steve Jobs’un hayat hikayesini okumak yerine, Fatih Sultan Mehmet’in hayatına baktı?
- Hangimiz Mimar Sinan’ın yaptığı yapılardaki bu sürdürülebilirliği merak etti de araştırdı?
- Hangimiz altı yüz yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nu ayakta tutan hukuk sistemini inceledi?”
Geçmişini unutan, deneyim transfer edemez!
Deneyim transfer edemeyen, geleceğini dizayn edemez!
Peki, nedir o zaman deneyim transferi?
&
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, hayatın içindeki deneyimlerden faydalanılarak tasarlanmış bir bilgi teknolojisidir. Deneyimsel kısmını geçmişten, tasarım kısmını ise şimdiki ve gelecek zamandan alarak geçmişin deneyimleri ile şu ana ve geleceğe köprüler kurar. Yeryüzündeki tüm canlı ve cansız varlıkların hayatlarındaki ortak deneyimleri harmanlayarak insanların hem bugününü hem de yarın gideceği yolun haritasını, deneyimselleştirilmiş öngörülerle çizmesine olanak sağlar.
7 Yorumlar
Harika
YanıtlaSilAhmet lafı tam yerinde söylemiş.
YanıtlaSilGeçmişinden ders çıkarmayan gelecekte aynı hataları yine yapar. Mesele hiç hata
Yapmamak değil. Hata yapabiliriz insanız düşeriz. aynı hatayı yeniden yapıyorsak sıkıntı burada. Tarihi tekerrür diye anlatıyorlar ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi...
Kendi geçmişinden bihaber, kendi güzelliklerinden bihaber yaşayıp gidiyoruz, umutsuzca başkalarının yaşamlarını güzelliğinde yitiriyoruz kendimizi. Farkına varabilsek...
YanıtlaSilİhtiyaç olan bir konuya değinilmiş gerçekten... Ne kadar merak edip ders çıkartabiliyoruz?
YanıtlaSilTeşekkürler 🌺
ne güzel bir bakış açısı: Geçmişini unutan, deneyim transfer edemez!
YanıtlaSilDeneyim transfer edemeyen, geleceğini dizayn edemez! kaleminize sağlık
deneyim transferi yapmanın önemini anlatan güzen bir yazı olmuş, elinize sağlık :)
YanıtlaSilElinize emeğinize sağlık
YanıtlaSil