Ad Code

Responsive Advertisement

GİT GEL NEREYE KADAR

 Yahya Hamurcu

6560 adım!

Halit Bey, o gün evinden işine giderken hesaplamıştı; tam tamına 6560 adım atmıştı. Yaklaşık 5 km! Hafta içi her gün, sabah akşam, gidiş dönüş 10 km yol yürüyordu. Çoğu zaman halinden memnundu, spor oluyordu. Ama bazen canına tak ediyor, “Git git nereye kadar, her gün bu kadar da yol yürünür mü canım?!” diye sitem ediyordu.

Komşuluk ilişkilerinin hala devam ettiği ve mahalle kültürünün korunabildiği küçük bir mahallede, müstakil bir evde oturuyorlardı. Halit Bey çiçekleri çok sever, Fatma hanım da bin bir çeşit renkte ve kokuda bitkiyi bahçesinden eksik etmezdi. Mahallelinin uğrak noktasıydı onların bahçesi, “Vallahi Fatma abla, senin menekşen gibi tutmuyor dışarıdan aldığımız fideler!” der, bir yaprak alıp götürürlerdi.

Mahallede kimin neye ihtiyacı var bilinir, çaktırmadan ihtiyacı olana yardım edilirdi. Düğünler, cenazeler, mevlitler insana yakışır şekilde, paylaşım içinde olurdu. Eskiye özlem duyulmayan, insanların güzel yaşadığı, her anlamıyla yaşanılası bir mahalleydi.

Her güzel şeyin bir sonu vardır… O yaz, Halit Bey’lerin iki yanına yeni bir kiracı taşındı. Mahalleli yeni aileyi kendilerine yakışır bir sıcaklıkta karşıladı. İyi bir aileye benziyorlardı. Bununla birlikte oğulları ile ilgili zorlanıyorlardı. Öyle ki, zorlanmaları yabana atılır türden değildi.

Pek laf geçirilemeyen, çevresine zarar veren bir çocuktu. Daha geldiği gün mahallede payını almayan çocuk kalmamıştı. Kaşı patlayan mı ararsınız, kolu kırılan mı, dizi kanayan mı… ve bu durum devam etti. Sanki bir çocuk gelip bütün mahalleyi karıştırmıştı. Sahi, mümkün müdür böyle bir şey? Üstelik verdiği zarar sadece fiziksel değildi.

Mahallelinin huzuru kaçmıştı. “Nereden geldiler de bizim mahallemizi buldular!” “Gül gibi çocuğumun aklına giriyor!” “Gitseler de düzenimize geri dönsek!”… Homurdanmalar, yüksek sesli söylenmelere dönmüştü.

Halit Bey de huzursuzdu. Oğlunu defalarca ikaz etmesine rağmen, bu çocukla arkadaşlık etmesini engelleyemiyordu. Oğlu elinden kayıp gidiyor gibi geliyordu… Ne yapacaktı?

Çözüm basit, taşınacağız!”…

Ne kadar da basit söylemişti Halit Bey. Oysa Fatma Hanım için bu mahalleden taşınmak tüm hayatını değiştirmek demekti. “Evet, taşınacağız. Oğlumuzu korumanın, huzurumuzu geri kazanmanın tek yolu bu. Hem taşınacağımız ev de hazır. Bankadan arkadaşların girdiği bir konut projesinde son bir daire kalmış. Çok değerlenecek burası diyorlar. Hem işime de yakın. Yoruldum artık, git git nereye kadar! Burayı satıp o daireyi alalım. Kaçırılmayacak bir fırsatmış, öyle söylüyorlar.”

Aslında kaçırılabilecek bir fırsat olduğunu taşındıktan bir süre sonra anladılar. O mahalleden uzaklaşırlarsa problemlerinin biteceğini sandıkları için enine boyuna düşünmeden karar verip evlerini satmışlardı ama yeni evleri çok küçüktü. Onların yaşam tarzlarına ve yaşamak istedikleri hayata uygun da değildi. En basiti, güzelim bahçeden çıkıp balkonu bile olmayan 16 katlı bir apartman dairesinde nasıl yaşayacaklardı?

İnsanın baskı altında sağlıklı karar vermesi zorlaşır. Kendisine çözüm diye sunulan, kaçırılmaz bir fırsatmış gibi görünen şeyler gerçekten lehine mi diye düşünemez. Halit Beyler de iyice irdelemeden hızlı bir karar vermişti… ve yanılmıştı. Çünkü o mahalleden taşındıklarında çözüleceğini sandıkları problemler çözülmedi. Oğlu bir daha o mahallenin eleştirilen çocuğu ile görüşmedi, ama kendisine yenilerini buldu, hem de eskisini aratmayacak türden…

Halit Bey anladı ki, problemleri çözmenin yolu onlardan kaçmak değildir. Mekan değiştirmek hiç değildir. Fırsat gibi görünen anlık çözümlerin bizi kurtaracağını zannederiz ve bu bize toplamda zarar verir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; toplamda fayda göreceğimiz gerçek çözümleri nasıl tasarlayabileceğimizle ilgili bilgiler aktarır. Gerçek çözüme ulaşmak için doğru tanımlama gerekir. Problemini doğru tanımlamak, toplam faydaya ulaşmak için atılan en önemli adımlardan biridir.

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yorum Gönder

12 Yorumlar

  1. Kaleminize sağlık...Tanımlamadan hamle yapmamak... Anlık çıkarlara kanıp toplam faydamızı kaçırmamak dileğiyle...

    YanıtlaSil
  2. İnsan bazen gerçekten kaçmayı, bırakmayı çözüm zannediyor. Ama gel gör ki, kaçtıkça daha zoru bizi buluyor. Elinize sağlık…

    YanıtlaSil
  3. Amacına uygun nereye gidecegine karar verdiysen yolda karsilastiklarin sadece seni guclendirmek icindir.Amacin yoksa git git nereye kadar:)Kaleminize sağlık .

    YanıtlaSil
  4. Problem kaçılarak çözülmez..

    YanıtlaSil
  5. Ellerinize sağlık, Allah baskıda doğru kararları verebilmeye nasip etsin

    YanıtlaSil
  6. İnsan baskı altında doğru kararı nasıl verir? Ne yapmak gerekir?

    YanıtlaSil
  7. İnsanın problemden kaçınca problemin çözüleceği zannetmesi ne büyük bir yanılgı

    YanıtlaSil
  8. Anlık, hızlı çözüm arayışı; maalesef bilinç kapalı olduğu için yeni sorunların kapısını aralıyor.
    Umarım Hatit Bey ile Fatma Hanım, aradıkları huzuru bulmuşlardır🙏♥️

    YanıtlaSil
  9. Problemleri çözme yolunda farkındalık yaratan bir yazı, kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  10. En önemli şey olmalı tanımlamak. Anlatılanlara göre değil, görünenlere göre değil. Gerçekte ana problemin ne olduğunu görebilmek ve ona göre hamle yapabilmek….

    YanıtlaSil
  11. Sonu keşkelerle, pişmanlıklarla, "ah"larla biten öykülere bakalım... Başlangıçları nasıl da birbirine benziyor değil mi? nasıl da ortak süreçler... :) "An" da kalmak insanı nasıl da dudaklarını büzeceği bir senaryoya sürüklüyor...

    YanıtlaSil
  12. Mekanı güzel yapan mekanın kendisi değil içindeki insanlardır... kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil