Ad Code

Responsive Advertisement

NE YAPTIN?

 


Leyla çok yeni, çok farklı bir hayata atılmadan önce kafasında soru işaretleri vardı… Neden olmasın diye düşünüyordu. Çevresini, ailesini, iş hayatını ve arkadaşlarını bırakarak yurt dışına taşınacaktı. Gerçekten cesaret işiydi. Hiç bilmediği bir ülke, hiç bilmediği bir dil, hiç bilmediği bir kültür ve insanlarla karşılaşacaktı. Gideceği yeri internetten araştırıyor, gitme zamanı yaklaştıkça içi heyecanla doluyordu.

Leyla bir eğitmendi, insanların problemlerine yönelik farkındalık kazanacakları eğitimler veriyor ve işini çok seviyordu. Öğrettiği bilgiler zamanında kendisini toparlamıştı. Şimdi sıra işin içinden çıkmakta zorlanan ve yaşadığı problemlerin nedenini merak eden insanlara gelmişti. Çok severek yaptığı eğitmenliği ülkesini bırakarak yurt dışında devam etmeye karar vermişti. Ama nasıl olacağını bilmiyordu.

Gitmeden önce yapabildiği tek şey gideceği ülkedeki Türklerin yoğun olduğu yerleri araştırmaktı. O da bunu yapıyor, gitmeden bu yerleri araştırıp oradaki insanlarla iletişim kurmanın yollarını arıyordu.

Evet! Artık Hollanda’ya gitme zamanı gelmişti. Pandemiden dolayı her zaman uçak bulunamıyordu. Başka bir şehirden giden bir uçak buldu. Sabah erken saatte kalkıp teyzesi ile birlikte beş saat sürecek bir yola çıkmışlardı. Yol bomboştu. Leyla arabada otururken yavaşça camı aşağı indirdi ve havanın kokusunu içine çekti. Hava soğuktu, ciğerlerinde o serinliği hissetmek çok iyi gelmişti ama aynı zamanda hüzünlendi. Birden gözünden yaşlar akmaya başladı. Senelerce yaşadığı ülkesini bırakıp hiç bilmediği bir ülkeye gidecekti. Bir yandan elleriyle gözyaşlarını silerken diğer yandan etrafı izliyor, doya doya bakıyordu. Ülkesini çok seviyordu, hiçbir zaman yurtdışına gitme hayali de yoktu. Hatta bir arkadaş ortamında “Ben asla gitmem.” demiş, büyük konuşmuştu.

Leyla, teyzesiyle havaalanına geldi birbirlerine baktılar ve gözyaşları içinde sarıldılar. Evet, vakit gelmişti... Leyla iki katlı maskesini taktı. Pandemi zamanı uçakta ve her yerde maske takma zorunluluğu vardı. Özellikle kapalı alanlarda maske takmak ne kadar da zordu… İnsan nefes almakta güçlük çekiyordu. Uçağın içinde oturmuş camdan dışarı bakıyor ve gökyüzünü seyrediyordu. Gökyüzü ne kadar da güzeldi. Güneşin ışığı bulutların arasından geçmiş, bazı bulutlar hafif pembeleşmişti. Bu güzellik sanki bir anda Leyla’ya ümit vermişti.

Üç buçuk saatlik uçuştan sonra Hollanda’ya indi. Havalimanının büyüklüğünü görünce bir an kaybolacağını düşündü ve biraz ürktü. Çok sevdiği arkadaşı onu karşıladı, hiç kimseyi tanımadığı bir ülkede arkadaşını görünce kendisini çok rahat hissetmişti. Hasretle birbirlerine sarıldıktan sonra valizlerini arabaya yerleştirip yola çıktılar. Bir süre sonra havaalanına yakın olan evlerine vardılar.

Birkaç gün geçtikten sonra bu bilgileri nasıl insanlara aktarabilirim diye düşünmeye başladı. Arkadaşının mahalledeki komşuları hoş geldin ziyaretine gelmişti. Leyla’yı tanımak istiyorlardı, o da kendini tanıtırken Almanca konuşuyordu. Kendini eğitimci olarak tanıtıp eğitimin içeriğinden bahsetmeye başladı. Bu bile Leyla’ya çok iyi gelmişti.

Pandemi Hollanda’yı da çok etkilemişti. Çoğu yer kapalı olduğu için insanlar genelde evlerinde vakit geçiriyorlardı. İnsanın böyle bir zamanda zaman zaman nasıl olacak bu iş diye düşüncelere girmesi gayet normaldi. Leyla bu duruma takılmadan sebep oluşturmaya devam etti. Çünkü sonuçların kendisine olmadığını biliyordu…

Leyla evine arabayla on beş dakika uzaklıktaki Türklerin yaşadığı yere gitti. Orada kendi dilini anlayabilecek kim varsa kendini tanıttı ve verdiği eğitimleri kısaca anlattı.

Bir gün internette gezerken eğitim vermek için kiralayabileceği bir yer buldu. “En iyisi ben direkt oraya gideyim.” dedi. Buz gibi karlı bir gündü, etraf bembeyaz olmuştu. Arabasına bindi ve navigasyona nereye gideceğini yazdı. Yolları bilmediği için tedirgindi, gideceğini yönü kaçırmamak için arabayı çok dikkatli kullanıyordu.

Sonunda varmak istediği yere geldi. Arabasını park etti ve aşağı indi. Kar bembeyaz lapa lapa yağıyordu, o kadar güzeldi ki… Etrafta bir tane insan yoktu. Sessizlik ve karın verdiği bir sakinlik vardı.

Yavaşça kiralamak istediği yere gitti. Dışarıdan baktığında hiç bir yerde ışık yanmıyordu. Sanki orayı terk edip gitmişler gibiydi. Leyla içeriye bakmak için iki elini kapının camına yasladı. “Sanırım burası kapalı.” dedi. İçeride ışıklar yanmıyor, hiç bir insan yoktu. ‘Tüh!’ dedi, bir an bir yer bulduğu için sevinmişti. Arabasına geri dönmeye gitti. Sonra birden içindeki bir ses “Oraya tekrar git ve kapıyı iteklemeye çalış.” dedi.

İçinden “Hayat seni elemeden sen kendini eleme.” dedi ve geri döndü. Hızlıca kapıya doğru yürüdü, kapıyı ittirdi ve tık diye birden o kapı açıldı. İçeride ışıklar yanmıyor ve hiç ses gelmiyordu. Sonra içeride beş tane kapı gördü. Koridorda biraz yürüdükten sonra karşısında bir odada yanan ışığı ve içeride bir insanın olduğunu gördü. Leyla buna çok sevinmişti…

Hızlıca oraya doğru yürüdü. Kendini tanıtmak istiyordu ancak dillerini bilmiyordu. Tek bildiği yabancı dil Almancaydı ve kendini Almanca olarak tanıtmaya çalıştı. Odadaki insanların onunla Almanca konuştuklarını duyduğunda çok şaşırdı. Karı koca sadece o gün orayı toparlamak için gelmişlerdi. Tanıştıktan sonra Leyla orayı kiralamak istediğini söyledi. Ofis sahibi adam hiç sorun etmeden hemen “Tamam.” dedi. Leyla havalara uçacaktı, hemen bir eğitim programı ayarladı ve önceden gittiği Türk mahallesindeki insanları davet etti.

İnsanın bir amacı olduğunda karşılaştığı güçlüklere ve olumsuzluklara rağmen ne yaptığı önemlidir. Sebeplerdeki mücadeleler sonuçları ikramlar.

O sessiz sabahın karlı günü sanki her şey olumsuz gibi gözükse de; içindeki inançla inandığı şeyleri anlatarak tüm sessizliği bozdu…

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. Amacın önemini çok güzel ifade etmişsiniz, elini2 sağlık🌷

    YanıtlaSil
  2. Fark ettimde herşey değişiyor, öyküler nasılda değişiyor, kendini eleme… Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  3. Insan kendini elemedigi zaman ilerde karsisina cikacak imkanlar için sebep olusturur aslinda.. Yani Secimler ve sonuclarini yasar bu hayatta..

    YanıtlaSil
  4. Oluşturulan sebepler…. Ne kadar kıymetli

    YanıtlaSil
  5. İnsanin amacı oldugunda ona ulasabilmek için sarfettiği emek cok kıymetli, insanı canlı hareketli tutuyor. Umudumuzu kaybetmeden yola devam etmek baska kapıların acılacagına inanmak vazgecmemek herzaman yapmak ümidiyle..

    YanıtlaSil