Yüzünü yastığa gömdüğünde ilelebet ağlayacağını zannediyordu. Her şey daha dün gibiydi. Şu anda boğazında koca bir yumrukla yastığa kapanmış göz yaşı dökerken, aslında yakın geçmişten uzak bir geleceğe bakıyordu. Ya bunlar gerçekti ve o anlamıyordu ya da hepsi yanılgıydı.
Evet üzülmekte haklıydı, belki biraz, belki birazdan da daha az. Neredeyse iki yıldır annesini görmemişti. Hem yüzüne hem de 8 aydır konuşmadığı için sesine hasretti. Bir yandan da heyecanlıydı. Mısır’a gittiğinde sanki kavuşamadığı ailesine biraz daha yaklaşacaktı.
En son 6 Ekim’de annesi ile konuştu. Birbirlerine hasret dolu sözler söyleyerek görüntülü konuşmuşlardı. Babası evde yoktu, çünkü babası hastalanmış Mısır'da yaşayan büyük kızının yanına gitmişti. Orada hastanede yatıyor ve tedavi oluyordu. Annesi, abisi ve iki kız kardeşi ise Gazze’delerdi. Sonra ablasını aradı babası ile ilgili bilgileri aldı. İşte en son 6 Ekim'di. Sıradan bir gündü. Kendi içinde sıkıcı bile sayılabilirdi. Sonra her şey değişti.
7 Ekim'de uyandı ama artık kaybedilen çok şey vardı. Başlangıçta sadece tanıdık gelen, yıllar içinde defalarca tekrar etmiş olaylar gibi düşünüldü. Ama sonrasında uzaktakilerin yüreğinde hiç silinmeyecek bir acıya dönüştü. Başına gelenler için, yani Gazzeliler için belki de etkisi bundan daha büyüktü. Ama belki de hissettikleri, onlardan uzakta olan yakınlarına göre daha küçüktü.
İnsan gerçekten başına gelmeden hiçbir şeyi anlamıyordu. En yakını da olsa, onun acısını kendi acısı kadar hissetmiyordu. Yine de bunu fark etmiyor sanki her şeyi anlamış gibi yapıyordu. Tıpkı sonsuza kadar ve ilelebet arasındaki farkı anlamaması gibi.
Mısır’a ablasının yanına gittiğinde babasını, ablasını yeğenlerini göreceği için çok mutluydu. Ve aslında annesine, kız kardeşlerine, abisine sadece bir sınır mesafesi kadar uzaktaydı. Sadece bir duvar, sadece bir kapı mesafesi kadar uzaklardı. Yakın ama çok uzak. Yine de bir miktar onun içini ferahlatıyordu. Sanki elini uzatsa onların eline dokunabileceğini sanıyordu.
İnsan ne kadar sevimliydi. Sevdiklerini koruyabileceğini, sevdiklerini bir hükümden kurtarabileceğini zannediyordu. Oysa insanın, bunların hiçbirine yetecek gücü yoktu.
Çok özlemişti annesini, oğlunu ona göstermek istiyordu. Çok özlemişti bir kere daha sarılmak istiyordu. Bin kere daha sarılsa da yetmeyecekti biliyordu.
Ama o sabaha karşı kırık dökük evlerine 4 roket attılar. O sabaha karşı, annesini, abisini, dört küçük yeğenini ve yengesini dünyadan söküp aldılar.
Haberi ulaştığında daha öğlen olmamıştı. Yürekleri yakan bir acı ile önce çığlık mı atsalardı bilemediler ama ağızlarından sadece şükür sözleri döküldü. Gözlerinden yaş akarken dudaklarından damlayan sadece şükürdü.
Kendini yatağa atıp yüzünü yastığa gömerken ilelebet ağlayacağını zannediyordu. Bu acısı hiç bitmeyecek sonsuza kadar sürecek zannediyordu. Ama aslında içten içe biliyordu. İlelebet. İlelebet sonsuza kadardan, sonsuz uzundu.
İlelebet bir yaşam için, ilelebet mutluluk için yola çıkmış annesi vardı, kardeşi ve henüz tertemiz gözlerine kir değmemiş çocuklar vardı.
Onlar ilelebet hayattaydı ...
İlelebet mutlu ve başarılı...
İlelebet selamet içinde. Ve o son sahneyi tekrar tekrar yaşamak isteyecek kadar haz dolu.
Bir de ilelebet acı çekecek olan vardı. Şimdi içindeki nefretle göğsünü kabartarak gezen, çalımla yürüyen, kibirle hava atan ama sonunda ilelebet ıstırap içerisinde kahrolacak olan vardı.
Kederinin uzun sürmeyeceğini biliyordu. Sonsuzluk içinde birkaç ayın nasıl bir anlamı vardı. Bir süre sonra hayatına devam edecek ve çocuğuyla yeniden İstanbul'a eşine dönecekti. Ama bilecekti ki on yıl önce şehit olan kardeşi gibi, şimdi de şehit olan annesi yengesi, abisi ve şehit olan yeğenleri gibi şahitti.
Şahitti ki onlar tarifsiz güzellikte kokular içinde, ağaçların altından ırmaklar akan bir yerde, selam selam sözüyle neşeleniyorlar.
Yine de ağladı. Onlara değil kaybına, kendine...
Ağlarken de mutluydu. Ve ağlarken de eminliği sonsuzdu.
Ne mutlu ilelebet yaşayacak olana...
Ne mutlu selamete kavuşana...
Ne mutlu bu ümitle azmedip sabredene...
3 Yorumlar
İlelebet mutlu başarılı ve özgür....
YanıtlaSilİlelebet...
YanıtlaSilHem çok üzücü hem büyük mutluluk
Filistin yürek yaramiz...
YanıtlaSil