Ad Code

Responsive Advertisement

YENİ YILDA KENDİNİ YENİDEN TANIMAK





 

Sabah erkenden kendini sokağa atmıştı Tülin. Etrafına bakmadan, nereye gittiğini bilmeden hızlı hızlı yürüyordu. Dışardan gören, bir yere yetişmeye çalıştığını zannederdi. Hoş Pazar günü bu kadar erken saatte sokak hayvanları dışında da kimse yoktu dışarıda.

Bir süre yürüdükten sonra bir köpeğin havlamasıyla irkildi. Tülin’i yaşadığı ana çekmişti havlama. Düşüncelerinden sıyrıldı bir an boş boş baktı sonra sokağın ışıklandırıldığını fark etti. Neden acaba diye düşündü. Yürümeye devam ederken eczane vitrininde tarihi görmüştü; 24 Aralık. Yeni yıl geliyordu. Sokaklar, mağazalar süslenmiş, insanlarda bir koşturma başlamıştı. Kimileri yeni yıldan beklentisini iletiyordu sanki kendi düzelmezse yeni yıl onu düzeltebilecek gibi. Kimileri etrafına hediyeler alıyor hediye çekilişleri yapıyordu. Her zaman olduğu gibi bu özel günlerden yine satıcılar ve alışveriş severler karlı çıkıyordu. Tülin onlardan değildi hiçbir zaman yeni yıldan bir beklentisi, dileği, talebi olmadı. Yeni yıl diye eğlenmelere gitmedi en fazla ailecek güzel bir sofra kurup sohbet muhabbet derken yeni yıla girivermişlerdi.

¾    .Bu sefer farklı olsun... 

Kendi sesiyle irkilmişti bu seferde. Sesli söylediğinin farkında değildi. Aslında uzun zamandır hayatından, kendinden memnun değil bir şeyler değiştirmek istiyordu. Yeni yılı bahane edip hayatında bir milat gerçekleştirmeye karar verdi. Ama nereden başlayacaktı. Hemen adımlarını eve doğru çevirdi. Fırından bir sıcak ekmek aldı ve eve geldi, çayın suyunu koydu. Ama öncesinde kahvesini yaptı masanın başına geçti.

Uzun uzun nasıl bir Tülin görmek istiyor onu düşündü, sıraladı, yazdı, çizdi. Ulaşmak istediği Tülin hazırdı. Nereye gitmek istediğini biliyordu ama şu an nerdeydi, şimdiki Tülin kimdi? Elindeki hamurun cinsini bilmeden onu nasıl istediği ekmeğe dönüştürecekti?

¾    Sahi ben kimim?

Artık evinde olmanın verdiği rahatlıkla sesli sesli düşünüyordu.

¾ Ben kimim, nelerden hoşlanırım, nelere kızarım, nelerden mutlu olurum, bazı zamanlar sebebini bilmediğim sıkkınlıklar, hoşnutsuzluklar yaşarım, neden?

Aslında bakarsa somutta neleri sevdiğini neleri sevmediğini çok iyi biliyordu. En sevdiği yemek, sevdiği yıl, en sevdiği mevsim, burcu, favori rengi, ona en yakışan giyim tarzı, boyunu uzun gösteren pantolon tipi, yaz tatili mi sever kış tatili mi, kahveci mi yoksa çaycı mı, güzel bir manzara da kitap okumak mı sokaklarda gezmek mi…… Uzayıp giden bütün bu sorulara cevabı vardı. Ama bunları neden sevdiğini ya da sevmediğini bilmiyordu. Kökünü bilmediği ağacında dallarına ulaşamıyordu. Bildiği bu somut özelliklerden soyuttaki gücüne çıkamıyor, kendisini net tarif edemiyordu. Daha da fenası kendisini tanımıyordu.

¾    Yok artık ben her şeyi bilen Tülin. Kendimi mi tanımıyor muşum?

Kahvesinden son yudumu aldı sinirli bir şekilde bardağı mutfağa bıraktı. Kahvaltısını hazırlamaya başladı. Düşünmeye de ve kendi kendine konuşmaya devam ediyordu.

¾    Hedefteki Tülin belli. Sadece şimdiki Tülin belli değil. O zaman sorun belli; Şimdi ki Tülin.  

Kahvaltı sofrasına gülerek oturdu. Neler yapabileceğini düşündü. Tülin aynı zamanda çok neşeli bir insandı. Yeni bir işe koyulduğunda onun olumlu taraflarını görür, yapmak için daha çok istekli olurdu. İşin zorluklarını görüp baştan karalar bağlayanlardan değildi. En yakın arkadaşlarından Ayşe ona “Sağ loblusun kızım sen.” derdi öyle görünce. Çünkü ona bir işe başlangıç yapmak çok zor gelirdi. Tülin neyse Ayşe tam zıttıydı ve bunları da her fark ettiğinde sağ loblusun derdi Ayşe. Tülin de her seferinde “Hı hıı sağ lobluyum evet.” der gülerdi.

Çayını yudumlarken telefonunu eline aldı ve Ayşe’nin son attığı afişe baktı. Afişte “Aynada her sabah gördüğün kişiyi gerçeğin yöntemiyle tanımak ister misin?” yazıyordu. “Gerçeğin yöntemiyle” ifadesi Tülin’i çok şaşırttı tam olarak aradığı buydu. Sabah yürüyüşte bunu düşünmüştü; kendisini tanıdığını zannediyordu ama gerçekten tanımıyordu. Tanımadığı için de istediği Tülin’e nasıl gideceğini bilmiyordu. Önce kendisini tanımalı sonra kendisini varacağı yere nasıl götüreceğini bulmalıydı. Daha yolu vardı ama bunu yapmaya motivasyonu da vardı.

Ayşe’ye mesaj attı; “Ne zaman kayıt oluyorduk? Ben gerçekleri duymaya ve kendimi yeniden tanımaya hazırım. 😊


&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 


Yorum Gönder

1 Yorumlar