Ad Code

Responsive Advertisement

İNSAN TENEFFÜSTE DÖVÜLÜR

Liseye yeni başlamanın heyecanı ile uyandı. Anne ve babasından o kadar çok duymuştu ki:

‘’Lise ortaokula benzemez, artık ergenlik dönemindesin. Ergenlik, bir insanın çocukluktan çıkıp büyümeye başladığı dönemdir. Bu yüzden hem derslerini hem de kendini idare etmen gereken bir dönem. Eğlenme isteğin artacak, bazen dersler sana sıkıcı gelecek. Hatırlaman gereken tek şey; “Yaptığın davranışlar kendine ve başka insanlara fayda versin. ‘’ olmalı.

Son günlerde Fatma’nın zihninde bu konuşmalar dönüp duruyordu. Okulun ilk günüydü ve oldukça heyecanlıydı. Yeni formasını giyip çantasına bir defter ile kalemlik koydu. Evden çıkmadan bir kez daha kendine hatırlattı:

‘’Yaptığın davranışlar kendine ve başka insanlara fayda versin.’’

Tüm öğrenciler okulun bahçesinde sıraya girdiler. Yapılan tören ve konuşmaların ardından sınıflara dağıldılar. Sınıf arkadaşları ile ilk kez tanışacaktı. Eski okulundan tanıdık kimse var mı diye bakındı, kimse yoktu. Orta sıralarda bir yere oturdu ve gözlemlemeye başladı. Biraz sonra Necla selâm verip yanına oturdu. Ardından öğretmenleri sınıfa girip kendini tanıttı. Ve tek tek tanışmaya başladılar. 

İnsanlar ilk defa tanıştıkları kişilerin, daha önceki tanıdıklarına benzer yönlerine bakarlar. Çünkü insan, tanıdığı insanların yanında kendini rahat ve güvende hisseder.

Fatma da kendine, yanında rahat hissettiği arkadaşlar bulmaya çalıştı. Her seferinde ayağa kalkıp kendini tanıtan yeni arkadaşının eski arkadaşları ile benzerliklerini düşündü. Birinin ses tonunu, birinin gülümsemesini, birinin saçlarını, birinin gözlerini benzetti.  Yavaş yavaş kendini daha iyi hissettiğini fark etti. 

Eski sınıf arkadaşlarından ayrılmak istememişti. Ancak girdikleri sınavda her biri farklı puanlar almış ve farklı okulları tercih etmişlerdi. Teneffüslerde nasıl eğlenceli vakit geçirdiklerini düşündü. Özellikle yazılı sınavdan sonraki teneffüste herkes yazdığı cevapları söyler ve kritik yaparlardı. Bazen birbirlerine hafta sonu yaptıkları aktiviteleri anlatırlardı. Bazen üzüntülerini bazen de neşeli anlarını paylaşırlardı. 

Bu sınıfta da o kıvama gelebilecek miydi?

Ders bitip teneffüs zili çalınca herkes bir yana dağıldı. Kimileri grup halinde birbirleriyle şakalaşmaya başladı, kimileri bir şeyler yemek için kantine gitti, kimisi de oturduğu sırada bir şeylerle meşgul oldu. Fatma ise Necla’nın seslenmesi üzerine yanlarına gitti. Yedi sekiz arkadaş hararetli bir konuşma içerisindeydi. Bir gün önce Gazze’ye insani yardım götürmek üzere hareket eden Sumud Filosu’nu konuşuyorlardı. İçlerinden bir tanesi 

- ‘’Bizim de onlara destek olmamız gerekir’’ dedi.

Bir diğeri: 

- ‘’İyi bir fikri olan var mı?’’ diye sordu.

Bir başkası:

- ‘’Sosyal medya hesaplarını takip edip biz de onların paylaşımlarını duyurabiliriz. Onların, Filistin’e uygulanan ablukayı kırmaları için gündemde tutmaya çalışabiliriz. Çok büyük takipçi sayılarımız yok biliyorum. Ama en azından başkalarına faydalı olacak bir davranış ortaya koyabiliriz’’ dedi.

İçlerinden bir tanesi: 

- ‘’’Boykot!’ dedi. En güzel desteklerden biri boykot! Evde anne babalarımız ile konuşabiliriz. Boykot ürünlerinin kontrol edildiği uygulamaları onların telefonlarına yükleyebiliriz. ‘’

Fatma daha ilk günden bir başkasının derdini dert edinmeyi öğrenmişti.  Birçok yetişkinin “Benim çabamla ne olur ki?” dediği yerde küçük adımların kıymetini öğrenmişti. Düşündükçe zihinleri daha çok çözüm üretmeye başlamıştı. 

İnsan kendini nasıl da hafife alıyordu. İsterse bir kar tanesini koca bir kartopuna dönüştürebilirdi. Birleştikçe daha güçlü hale gelebilirdi. 

Ailesinin ona söylediği tavsiyeyi hatırladı yeniden. İçinde tatlı bir sevinç oluştu. Ailesi haklıydı, lise gerçekten ortaokuldan farklıydı. Bir günde büyüdüğünü, çocukluktan çıkıp olgunlaştığını hissetti. 

Okul, insanı inşa eden bir dönüşüm alanıydı. Öğrenciler her derste farklı bir dünyaya adım atıyor, her konuda bilgi kazanıyordu. Ancak göz ardı edilen bir gerçek vardı: Dersler kadar belki de daha derin bir etki bırakan, teneffüslerdi. Kısa ama keskin, geçici ama kalıcı izler bırakan o zaman dilimleriydi. Çünkü insanlar, teneffüste dövülürdü—hayatın gerçek yüzüyle ilk kez orada karşılaşır, asıl karakterleri orada şekillenirdi.

&

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, gerçeklikle beslenen bir strateji ilmidir.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insanın gerçek amacını amaç edinmiştir…
Kim Kimdir ile başlayan, İlişkilerde Ustalık ve Başarı Psikolojisi ile devam eden programları; insanların kendi dünlerine göre daha mutlu ve daha başarılı olmalarına katkı sağlar.

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. 
Aynadaki kişi...
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!" 

Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. Okul, insanı inşa eden bir dönüşüm alanıydı.

    YanıtlaSil
  2. Bulunduğumuz ortamdaki insanlarla fikir alışverilerimiz oluyor ve bunları bizi geliştiren olması için ilişki kurduğumuz insanların bizi ileriye taşıyacak şekilde olmasının kıymetini de anlıyoruz

    YanıtlaSil
  3. Çokça liseliye ulaşsa bu yazı keşke... belki onlara da bir fikir olur. Enerjilerini en yüksek olduğu zamanları okul bahçelerinde boş geçiriyorlar... teneffüsler yardım etkinliklerine dönüşse.. benimki bir umut, bir dilek... neden olmasın ki:))

    YanıtlaSil
  4. İnsanın büyüdüğü olgunlaştığı zamanlar tenefusler

    YanıtlaSil
  5. Birleşen olmak, bir olmaktan üstündür. Kaleminize sağlık 🍃

    YanıtlaSil